13 Ocak 2012 Cuma


HOŞGELDİNİZ


 
.
. Bİ KERAMA XWEN HELBESTAN BİXWÊN E

KAĞIZMAN CENNETİMSİN

 


 
Ben rahat edemem seni görmesem
Taşına, toprağına yüz sürmesem
Deli, divane derbeder olurum
Yemliğini, çakşırını yemesem

Başımı alıp yaylana gelmesem
Gönlümü post edip sana sermesem
... Hiç gülmesin yüzüm, tükensin ömrüm
Eğer yüreğimden seni sevmesem

Hasretimsin, sevdamsın, güneşimsin
Kağızman’ım baharımsın, neşemsin
Sensiz gözlerimden akıyor yaşlar
Uzak olsan da benim cennetimsin

Soluğum, nefesim sılam sevdamsın
Gurbet mihnet köyüm hatırımdasın
Bitsin bu tüm dertler bende güleyim
Özlediğim Kağızman sen canımsın

Karabağ, Kozlu, Kömürlü köylerin
Gül-gülistan olur tüm derelerin
Çobanoğlu Yukarı Şabanlıdır
Güzeldir tüm güllerin tüm kızların

Mehmet Çobanoğlu
14.04.2013
İstanbul

 

13 Kasım 2011 Pazar

BEKLENEN BARIŞ

Fotoğraf: BEKLENEN BARIŞ

Yıldız huzmelerinden
Karanlığı dökülen ışınlar
Bu gece son gece
Bir şafak sancısıdır
Ulu dağlar ardından
Bir kızıl güneş doğuyor
Ülkeme
Şehirler, köyler
Ovalar, ormanlar aydınlanacak
Kelebekler, kuşlar
Mutluluğa kanat çırpacak
Çocuklar güle oynaya el ele barışa koşacak

Bahar’ı müjdeleyen
Newroz’la kış biti
Bulutlar dağılıyor
Kısır topraklarda
Hayat can bulacak
Bir beyaz güvercinin gagasında
Barışı simgeleyen zeytin dalı sevgiyle yeşerecek

Toprak su
Bebek meme emsin
Yaşam boy versin
Yitik zaman içinde
Ülkem çok kan kaybetti
Nice asker
Nice özgürlük savaşçısı öldürüldü
Heyhat nice köyler yakıldı, yıkıldı
Tüm olanların müsebbibi kanlı düzendir
Artık ordugâhlarda tankları, topları çekilsin 
Barış kokan bir gülümseme düşsün annelerin yüzüne

Bir sağduyudur
Zumlun başladığı topraklarda
Ölümün kol gezdiği Kürdistan’da
Gizli kalan bir kuşatmayı ifşa edildi, zaman gidiliyor barışa

Vicdansızlara karşın
Kurtuluşa giden yolda
Cephanesi özgürlük
Yüreği sevgi dolu
Haklı kavganın militanları
Ülkeyi aydınlığa taşıyor
Kimse teslim olmayacak kurda, kuşa
Barış yoldur gidiyor Siirt’e, Van’a,  Muş’a
Bartın’a, Muğla’ya,  Mersin’e Hatay’a kadar
Özgürlük barikatı kuruldu Munzur’a, Kandil’e
Tüm zehirli yılanlara zehirli engerek rağmen
Eller uzanıyor barışa

Emektir, yaşamdır
Hak ve eşitliktir barış
Gönüller razı olmuyor savaşa, tüm ülkeye beklenen barış gelsin

Mehmet Çobanoğlu
09.05.2013
İstanbul

Yıldız huzmelerinden
Karanlığı dökülen ışınlar
Bu gece son gece
Bir şafak sancısıdır
Ulu dağlar ardından
Bir kızıl güneş doğuyor
Ülkeme
Şehirler, köyler
Ovalar, ormanlar aydınlanacak
Kelebekler, kuşlar
Mutluluğa kanat çırpacak
Çocuklar güle oynaya el ele barışa koşacak

Bahar’ı müjdeleyen
Newroz’la kış biti
Bulutlar dağılıyor
Kısır topraklarda
Hayat can bulacak
Bir beyaz güvercinin gagasında
Barışı simgeleyen zeytin dalı sevgiyle yeşerecek

Toprak su
Bebek meme emsin
Yaşam boy versin
Yitik zaman içinde
Ülkem çok kan kaybetti
Nice asker
Nice özgürlük savaşçısı öldürüldü
Heyhat nice köyler yakıldı, yıkıldı
Tüm olanların müsebbibi kanlı düzendir
Artık ordugâhlarda tankları, topları çekilsin
Barış kokan bir gülümseme düşsün annelerin yüzüne

Bir sağduyudur
Zumlun başladığı topraklarda
Ölümün kol gezdiği Kürdistan’da
Gizli kalan bir kuşatmayı ifşa edildi, zaman gidiliyor barışa

Vicdansızlara karşın
Kurtuluşa giden yolda
Cephanesi özgürlük
Yüreği sevgi dolu
Haklı kavganın militanları
Ülkeyi aydınlığa taşıyor
Kimse teslim olmayacak kurda, kuşa
Barış yoldur gidiyor Siirt’e, Van’a, Muş’a
Bartın’a, Muğla’ya, Mersin’e Hatay’a kadar
Özgürlük barikatı kuruldu Munzur’a, Kandil’e
Tüm zehirli yılanlara zehirli engerek rağmen
Eller uzanıyor barışa

Emektir, yaşamdır
Hak ve eşitliktir barış
Gönüller razı olmuyor savaşa, tüm ülkeye beklenen barış gelsin

Mehmet Çobanoğlu
09.05.2013
İstanbul

DERSİM YARASI

Fotoğraf: DERSİM YARASI

Ey Munzur’u saran dağlar yiğitlerin yatağısın 
Tüm direnen halkların, Alişêr’lerin diyarı 
O tüm günler hep soğukmuş Aralık’ta zor bir aymış 
Atatürk’ten ferman gelmiş Dersim dönmüş Kerbelaya 

Kara zulüm yine sarmış nice Kürtler katledilmiş 
Oy Dersim de yakılanlar sayıları on binlermiş 
Atatürk’ün kızı gelmiş yağdırdığı kor-ateşmiş 
Ey Pirimiz Seyit Rıza tüm canları ateş sarmış 

Hâlen Munzur zor taşıyor yavaş yavaş lal akıyor 
Gözlerinden kızıl yaşlar için için kan ağlıyor 
Aman pirim canım pirim Ali Haydar’ların piri 
Bin dokuz yüz otuz sekiz unutulmayan zor yıldır 

Muhsin Batur canavarı dere boylarını sarmış 
Mercan dağın eteğinde Ali Boğazına sızmış 
Kadın, erkek, çoluk-çocuk hepsini de kurşunlatmış 
Prim pirim Seyit Rıza zalim devlet çok zalimmiş 

Ölen ölmüş kalan kamış yüce dağlar yorgun düşmüş 
Şimdi Tayyip dönemidir oy dağları alev sarmış 
Aman pirim canım pirim ölülere işkence var 
Yine katliam yine sürgün zaman sanki o zamandır 

Her yeri Maraş, Sivas, Çorum; bugünlerde kanlı günler 
Abdullah Alpdoğan gibi yine nice paşalardır 
Dersim yine feryat- figan durmayan bir katliamdır 
Pirim pirim koca pirim Munzur yine kan akıyor 

Tüm halklara küfür eden bir faşisttir yine başta 
Kürdistan’ı yakıp yıkan beyazlar iktidarda 
“Tek millet tek dil bir tek din ” dayatılan bir yaşamdır 
Pirim pirim canım pirim emekçiye ekmek- iş yok 

Yaşanılan zor dönemdir tüm zindanlar dolup taştı 
Ellerde hep kelepçeler mahkûmlar var on binlerce 
Dersim, Şırnak illerinde heronlar hep gökyüzünde 
Pirim pirim Seyit Rıza “ayıp, günah, cinayettir” 
Mehmet Çobanoğlu
02.12.2011 
Yıldırım


Ey Munzur’u saran dağlar yiğitlerin yatağısın
Tüm direnen halkların, Alişêr’lerin diyarı
O tüm günler hep soğukmuş Aralık’ta zor bir aymış
Atatürk’ten ferman gelmiş Dersim dönmüş Kerbelaya
...
Kara zulüm yine sarmış nice Kürtler katledilmiş
Oy Dersim de yakılanlar sayıları on binlermiş
Atatürk’ün kızı gelmiş yağdırdığı kor-ateşmiş
Ey Pirimiz Seyit Rıza tüm canları ateş sarmış

Hâlen Munzur zor taşıyor yavaş yavaş lal akıyor
Gözlerinden kızıl yaşlar için için kan ağlıyor
Aman pirim canım pirim Ali Haydar’ların piri
Bin dokuz yüz otuz sekiz unutulmayan zor yıldır

Muhsin Batur canavarı dere boylarını sarmış
Mercan dağın eteğinde Ali Boğazına sızmış
Kadın, erkek, çoluk-çocuk hepsini de kurşunlatmış
Prim pirim Seyit Rıza zalim devlet çok zalimmiş

Ölen ölmüş kalan kamış yüce dağlar yorgun düşmüş
Şimdi Tayyip dönemidir oy dağları alev sarmış
Aman pirim canım pirim ölülere işkence var
Yine katliam yine sürgün zaman sanki o zamandır

Her yeri Maraş, Sivas, Çorum; bugünlerde kanlı günler
Abdullah Alpdoğan gibi yine nice paşalardır
Dersim yine feryat- figan durmayan bir katliamdır
Pirim pirim koca pirim Munzur yine kan akıyor

Tüm halklara küfür eden bir faşisttir yine başta
Kürdistan’ı yakıp yıkan beyazlar iktidarda
“Tek millet tek dil bir tek din ” dayatılan bir yaşamdır
Pirim pirim canım pirim emekçiye ekmek- iş yok

Yaşanılan zor dönemdir tüm zindanlar dolup taştı
Ellerde hep kelepçeler mahkûmlar var on binlerce
Dersim, Şırnak illerinde heronlar hep gökyüzünde
Pirim pirim Seyit Rıza “ayıp, günah, cinayettir” 

 Mehmet Çobanoğlu
02.12.2011
Yıldırım



10 Kasım 2011 Perşembe

KEÇÊ WERE DÎLANE





Bûk û zava tev werin berva êvar jî malbin
Mêvan hatin hev kombûn, dîlana we ye şabin
Hezkirin pir şirîne , bingeha wî evîne
Nav dilan de geşdibe, her tim jî lê xwedîbin

Bûk û zava bi hevre dişibin her kulîlkan
Şewq û şemalê wan jî mîna heyv û stêrkan
Wele îşev dîlane, rabin werin govendê
Def û zirne jî anîn, bileyzin bi çepikan

Bûk û zava tev hatin welat jî bû şarîstan
Xêlîya bûkê çar renge mîna ala Kurdîstan
Şeng û şaî tev şabin mirazê wan pirozkin
Îşev hemû rûkenbin mina gulan, gulîstan

Bûk û zava dilgeşin yek bihar yek havîne
Şabûna wan her dem be dilê wan de evîne
Keçê were govende xorto were govende
Dengê def û zirnêye tev bileyzin dîlane

Mehmet Çobanoglu
17.04.2013
Stenbol

GURBET ELDE YORULDUM



Benim ezilen yüreğim ben yıkıldım, viraneyim
Bir sen bilirsin birde ben, gayri boynum bükük benim
Bir yanda esen poyrazdır bir yanda vuran düzendir
Başımda dolaşan derttir, hüzündür ah ben neyleyim

Benim elim, kolum bağlı şu cenderede yoruldum
Ah öldüm öldüm dirildim şu dünyada çok daraldım
Hep sırra kadem bastılar o can-ciğer kardeşlerim
El içinde yalnız kaldım yaban oldu tüm dostlarım

Bir yoksulluktur peşimde, sömürenler de sırtımda
Zalim gurbet yaktı beni canım sılam hep aklımda
Yadellere gün doğmuyor yaşamak ölümden beter
Her bir an bana bir zindan, vahlar ola başım darda

Bir gurbettir yıkar geçer, yaşam ölümlerden beter
Yadelin kahrı çekilmez ah amanım artık yeter
Sarardım, soldum, tükendim şu sıla hasreti bitmez
Ne haber var ne de gelen, bu yüreğim acı çeker

De söyle canım de söyle sıladan bir çift söz söyle
Kavim-kardeşi özledim, bu hasret sürer mi böyle
Çobanoğlu doldu, taştı Aras mı, çay mı, dere mi?
Ey gönül ben gider oldum tüm dostlara selâm söyle

Mehmet Çobanoğlu
17.10.2011
Yıldırım

VAN ERCİŞ DEPREMİ


Vuran derttir yıkan çile, yükselen acı çığlıktır
Bir dehşettir yaşam durdu, baştanbaşa hayat felçtir
Van’ı toz, toprak bürüdü deprem ağır hasar vurdu
Köyler harap evler yıkık çile üstüne çiledir

Gün ortasında dumandır vuran deprem ölen candır
Eller birer kazma, kürek eşilen koca şehirdir
Etraf harap, evler çökmüş Tabanlı köyü sebeptir
Ne devlet var ne de araç, dinmeyen feryat-figandır

Dalga dalga deprem geldi sokaklarda insan seli
Binalar çöktü evler yok esti gitti ölüm yeli
Erciş’te ne asfalt ne yol ne bir çiçek ne gül kaldı
Enkaz altında canlar var Van bugün halka karalı

Bir yanda süren savaştır bir yanda vuran depremdir
Çığlıkla gelen feryattır akan acı gözyaşlarıdır
Sonbahar sanki bir kıştır ne yakıt var nede kömür
Kürdistan’da bir mahşerdir ölen insan ölen candır

Her yerde enkaz, yıkıntı virane oldu yuvalar
Gökyüzünde gezen jetler süren, giden bir savaş var
Yedi şiddetinde depren Erciş’i yıktı yok etti
Yeşil Van şimdi karalı ne devlet var nede yardım

Erciş-Van yerle bir oldu, tüm halklar pek çok perişan
Ne ev kaldı ne bir bina her yanda kara dumandır
Yaşlı, genç yaralılar var ne hastane ne doktordur
Her bir yer ölüm tarlası çöken Erciş-Yeşil Van’dır

Mehmet Çobanoğlu
23.10.2011
Yıldırım