10 Temmuz 2011 Pazar

ÖZGÜRLÜK YOLCULARI

Yaralarım derindir damarlarım kanıyor
Yüreğimde kahır çok gözyaşlarım dinmiyor
Delik deşik derdim var çaresizim neyleyim
Dallarını kırdılar al güllerim soluyor

Hep zorları yaşadım şu rezil dünyada
Vurgun yedim ezildim boynunum bükük bir yanda
Şafak düşsün sabaha, savaş bitsin her yerde
Vazgeçerim canımdan dostlarımın yanında

Olur mu hiç olur mu, kul kula, kul olur mu?
Bağrımda derin yara sancısı hiç diner mi?
Zengin almış yükünü, yoksul da perperişan
Ne hak var nede hukuk bu işkence biter mi?

Dağlara çıkmış geçler jetlerden zehir yağar
Ey başı yüce dağlar bu yürek ona yanar
O canlar bizim gençler özgürlük yolcuları
Ölüm gelmesin cana sonra anneler ağlar

Bağrıma sinen yara bir gün devrim olur mu?
Bu dünya zor bir dünya bu dertler çekili mi?
Han, hamam şu saraylar zenginlere verilmiş
Yoksullar yola çıkmış gün geceye doğar mı?

Faşistler yol kesmişler hepsi de tanklı, toplu
İşçi-köylü birleşmiş yolları devrim yolu
Yüreğimde ki yara canım halklara feda
Toplanmış gelmiş halklar bozuk düzene karşı

Çarkı bozuk düzende güzel yaşam olur mu?
Patron-ağa oldukça yara kabuk bağlar mı?
Fakirlerin arzusu özgürlüğün kendisi
Özgürlük olmayınca insan mutlu olur mu?

Mehmet Çobanoğlu
08.07.2011
Yıldırım

EGÎTÊN NEMİRÎN

Fixan, fîzara bilbilan û axîna sor gulane
Awaza bilûran, kale kala berx û karane
Ax li me meyîtê Egît anîne pêş malane
Dengê girînê dayikan qubinîya wan kewokane

Ewrên reşin warê me de palepalin tûj digerin
Çem û robaran bi coşe û kevir, zinar dinalin
Bi erd û ezman xemgînin, kanî, newal xwîn dikişin
Ez qurbana we şêran bim, pakrewanên me jî bînin

Li mar û mişkan xişîne, ser welatê me de şîne
Dîsa şereke girane; rewşa Egît gel dêşîne
Darbesta sor ser milane li me kule, derde, keser
Were dilo, dil xemgîne xema neke têkoşîne

Xem û xeyalê me heye Egit’ê me canê me ye
Hey cîhana reş pir xopan ev şerê me û Romê ye
Ez qurbana wan ciwanan Egît’ê me hevalê wan
Mirin, mayîn me re heye, berxwedan jî rizgarî ye

Rizgar nebe welatê me lê ew kêmasîya me ye
Ew derde ew xeme li me, wê gavî gel jî bêhaye
Navê şêr ê me pir xweşe hewldana wî rûmet e
Pêşwazîkin pakrewanan Egît lawê me Kurda ye

Mehmet Çobanoglu
06.07.2011
Yildirim

BİR SIRIM BİN DERDİM VAR


BİR SIRIM BİN DERDİM VAR

Bir tutam umut
Bir dilim ekmek
Bir nebze sabır
Birazda fırsat verin bana
Hepsini yürek ırmağıma katayım
Oluk oluk, köpük köpük
Çölleri, dağları aşıp
Denizlere, deryalara döküleyim

Yasaklar hanesinde
Feryat-figanlara alışık
Nice dertler var bende
Özgürlük kavgasındayım

İyileşmeyen yaralarım
Acıyan, çürüyen bedenim
Gasp edilmiş hakkım, emeğim
Dalından koparılan güllerim
Yakılan, yıkılan yuvam var benim
Müebbet yazmışlar bana
Kimliğimden ötürü zindanlardayım.

İsmim yasaklı, dilim yasaklı
Diyanet fetva vermiş
Bizim ele her şey mubah
Halka ölüm reva görülmüş
Yaralandım
İsyandayım
Darağacım kurumuş
Özgürlük uğruna idamdayım.

Giyindiğim kefen kaftanım
Kuşandığım özgürlüktür
Yafta asılı boynumda
Ayağımda pranga
Yeryüzü tanrıları ferman yazmışlar bize
Ankara’da
Burası zulüm zindanı
İşkence var bana
Devrim için
Ömrüm feda olsun tüm halklara.

Bir sır vereyim mi? siz dostlara
Boynum yağlı urgana girmeden
Hak, hukuk olmayan yerlerde
Zalimler çok olur
Zalimleredir olan bu kavgam
Tüm Dünya halkların kardeşiyim
Adı yasaklı da olsa doğduğum yer Kürdistan.

Menekşe gözlü yârim
Şimdi, tam barış zamanı
Yaşam boğulmadan; yeni bir dünya kurulsun
Eşkıyaları, yasakları, soyup-soyanları olmasın.

Mehmet Çobanoğlu
19.05.2011
Yıldırım

BİLİCAN DAĞI


BİLİCAN DAĞI

Bedeninde çift mermi, ayağı tanka bağlı
Misketleri dağılmış gömleğin önü kanlı
Ağlama küçük Hasan yürekleri dağlama
Yaranda çok derinmiş Şahidin Bilican Dağı

Bulanık duman duman her yere mermi yağmış
Zalimler vurmuş seni etrafa barut sinmiş
Diren küçük Hasan’ım haber gitti annene
Kurban olam başına yaran da pek derinmiş

Yanan kızıl alevdir, alnında akan terin
Oy Hasan vurulmuşsun, kurşunlanmış her yerin
Kurban olam yarana mermiler sana gelmiş
Ellerin tanka bağlı paletler de çok serin

Derindir yaran derin, seni vuran jandarma
Kuzuların dağılmış; adalet bumu? sanmam
Heyben sende alınmış kurban olduğum Hasan
Barışa az zaman var, ne olur ölme çocuk

Zamana Bahar düştü tüm tohumlar göverdi
Bedeninde mermiler yüreğin derin yandı
Yaranı tut be Hasan kanın akmasın boşa
Varsın yansın o çöller tüm çiçekler boylandı

Mehmet Çobanoğlu
05.06.2011
Yıldırım

Not:Tunceli, Muş-Bulanık, Van yaylalarında kuzu, koyun yada diğer hayvanlardan otlatan bir çok köylü çocukları ( terörist) sanılarak Kobra helikopterlerle ,yada tank mermileriyle vuruldular , kimi öldü kimi sakat kaldı.Bu şiir tüm küçük Hasanlara, Azatlara yazdım, onların acısına.....Çocuklar ölmesin temennisiyle ....Dünyaya barış gelsin umuduyla ölenlere rahmet yaralılara şifa olsun..

______________

MADIMAK ATEŞİ


MADIMAK ATEŞİ

Seher yeli esti geldi; kibrit alan koştu geldi
Madımak’ta alev-alaz yana yana döne döne
Ozanlarda feryat-figan kızıl ateş göğü sardı
Bir o yana bir bu yana koşuyoruz biz canlara


Sivas bizi kavuruyor Temmuz ayı yaktı bizi
Yaktı bizi sardı bizi otuz yedi canlar bizi
Niyetleri barış, sevgi ellerinde sarı sazdı
El vurmayın el vurmayın yazar, ozan yaramıza


Tekbirlerle kibrit yandı, alkışlarla hu çekildi
Canlarımız yakılırken devlet oralı olmadı
Asker, polis bir oldular zikredenleri övdüler
Madımağı yakıp, yıkan molalara sarıldılar


Kâh oyanda kâh bu yanda kibrit yakan tüm mollalar
“Hu Allah, hu” nidalarla ateş yakıp can aldılar
Destanlara, ağıtlara Kanlı Sivas’ı yazalım
Osmanlının torunları Hızır Paşalar hâlen var


Bağnazların elebaşı Temel Karamollaoğlu
Taş atıp çok kan döktüler Madımağın lobisinde
Şair, ozan, yazarları otuz yedi can yaktılar
Âşık Veysel Şatıroğlu’nun memleketi Sivas’ta


Tüm mollalar, çarşaflılar! birde Karamollaoğlu
Sivas’ta canlar aldılar; Nesimi göklere üçtü
Akarsu çaylara karıştı Dicle -Fırat’lara aktı
Meydanlarda bir semah var alev-ateş danslar bizim


Hep yanarız alev, ateş yollarımız şaha gider
Karanlığı yırta yırta al şafak düşer sabaha
Gülen, oynayan yobazlar halklar aydınlığa koşar
Bizler Sivas’ta yeşerdi Madımak’ta yaşam olduk.


Mehmet Çobanoğlu
30.05.2011
Yıldırım




NOT: Sivas Katliamı ya da Madımak Olayı, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilmiş olan Pir Sultan Abdal Şenlikler sırasında Madımak otelinin yakılması ve 35 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanan olaylardır. Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında, aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu pek çok sanatçı ve fikir insanı o dönemin Sivas valisi Ahmet Karabilgin’in özel davetlisi olarak bu kente geldi. Tansu Çiller Başbakan’lığı döneminde Refah Partisinde Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun kışkırtmasıyla Cuma namazında çıkanlarca yapılan bir katliamdır