13 Kasım 2011 Pazar

BEKLENEN BARIŞ

Fotoğraf: BEKLENEN BARIŞ

Yıldız huzmelerinden
Karanlığı dökülen ışınlar
Bu gece son gece
Bir şafak sancısıdır
Ulu dağlar ardından
Bir kızıl güneş doğuyor
Ülkeme
Şehirler, köyler
Ovalar, ormanlar aydınlanacak
Kelebekler, kuşlar
Mutluluğa kanat çırpacak
Çocuklar güle oynaya el ele barışa koşacak

Bahar’ı müjdeleyen
Newroz’la kış biti
Bulutlar dağılıyor
Kısır topraklarda
Hayat can bulacak
Bir beyaz güvercinin gagasında
Barışı simgeleyen zeytin dalı sevgiyle yeşerecek

Toprak su
Bebek meme emsin
Yaşam boy versin
Yitik zaman içinde
Ülkem çok kan kaybetti
Nice asker
Nice özgürlük savaşçısı öldürüldü
Heyhat nice köyler yakıldı, yıkıldı
Tüm olanların müsebbibi kanlı düzendir
Artık ordugâhlarda tankları, topları çekilsin 
Barış kokan bir gülümseme düşsün annelerin yüzüne

Bir sağduyudur
Zumlun başladığı topraklarda
Ölümün kol gezdiği Kürdistan’da
Gizli kalan bir kuşatmayı ifşa edildi, zaman gidiliyor barışa

Vicdansızlara karşın
Kurtuluşa giden yolda
Cephanesi özgürlük
Yüreği sevgi dolu
Haklı kavganın militanları
Ülkeyi aydınlığa taşıyor
Kimse teslim olmayacak kurda, kuşa
Barış yoldur gidiyor Siirt’e, Van’a,  Muş’a
Bartın’a, Muğla’ya,  Mersin’e Hatay’a kadar
Özgürlük barikatı kuruldu Munzur’a, Kandil’e
Tüm zehirli yılanlara zehirli engerek rağmen
Eller uzanıyor barışa

Emektir, yaşamdır
Hak ve eşitliktir barış
Gönüller razı olmuyor savaşa, tüm ülkeye beklenen barış gelsin

Mehmet Çobanoğlu
09.05.2013
İstanbul

Yıldız huzmelerinden
Karanlığı dökülen ışınlar
Bu gece son gece
Bir şafak sancısıdır
Ulu dağlar ardından
Bir kızıl güneş doğuyor
Ülkeme
Şehirler, köyler
Ovalar, ormanlar aydınlanacak
Kelebekler, kuşlar
Mutluluğa kanat çırpacak
Çocuklar güle oynaya el ele barışa koşacak

Bahar’ı müjdeleyen
Newroz’la kış biti
Bulutlar dağılıyor
Kısır topraklarda
Hayat can bulacak
Bir beyaz güvercinin gagasında
Barışı simgeleyen zeytin dalı sevgiyle yeşerecek

Toprak su
Bebek meme emsin
Yaşam boy versin
Yitik zaman içinde
Ülkem çok kan kaybetti
Nice asker
Nice özgürlük savaşçısı öldürüldü
Heyhat nice köyler yakıldı, yıkıldı
Tüm olanların müsebbibi kanlı düzendir
Artık ordugâhlarda tankları, topları çekilsin
Barış kokan bir gülümseme düşsün annelerin yüzüne

Bir sağduyudur
Zumlun başladığı topraklarda
Ölümün kol gezdiği Kürdistan’da
Gizli kalan bir kuşatmayı ifşa edildi, zaman gidiliyor barışa

Vicdansızlara karşın
Kurtuluşa giden yolda
Cephanesi özgürlük
Yüreği sevgi dolu
Haklı kavganın militanları
Ülkeyi aydınlığa taşıyor
Kimse teslim olmayacak kurda, kuşa
Barış yoldur gidiyor Siirt’e, Van’a, Muş’a
Bartın’a, Muğla’ya, Mersin’e Hatay’a kadar
Özgürlük barikatı kuruldu Munzur’a, Kandil’e
Tüm zehirli yılanlara zehirli engerek rağmen
Eller uzanıyor barışa

Emektir, yaşamdır
Hak ve eşitliktir barış
Gönüller razı olmuyor savaşa, tüm ülkeye beklenen barış gelsin

Mehmet Çobanoğlu
09.05.2013
İstanbul

DERSİM YARASI

Fotoğraf: DERSİM YARASI

Ey Munzur’u saran dağlar yiğitlerin yatağısın 
Tüm direnen halkların, Alişêr’lerin diyarı 
O tüm günler hep soğukmuş Aralık’ta zor bir aymış 
Atatürk’ten ferman gelmiş Dersim dönmüş Kerbelaya 

Kara zulüm yine sarmış nice Kürtler katledilmiş 
Oy Dersim de yakılanlar sayıları on binlermiş 
Atatürk’ün kızı gelmiş yağdırdığı kor-ateşmiş 
Ey Pirimiz Seyit Rıza tüm canları ateş sarmış 

Hâlen Munzur zor taşıyor yavaş yavaş lal akıyor 
Gözlerinden kızıl yaşlar için için kan ağlıyor 
Aman pirim canım pirim Ali Haydar’ların piri 
Bin dokuz yüz otuz sekiz unutulmayan zor yıldır 

Muhsin Batur canavarı dere boylarını sarmış 
Mercan dağın eteğinde Ali Boğazına sızmış 
Kadın, erkek, çoluk-çocuk hepsini de kurşunlatmış 
Prim pirim Seyit Rıza zalim devlet çok zalimmiş 

Ölen ölmüş kalan kamış yüce dağlar yorgun düşmüş 
Şimdi Tayyip dönemidir oy dağları alev sarmış 
Aman pirim canım pirim ölülere işkence var 
Yine katliam yine sürgün zaman sanki o zamandır 

Her yeri Maraş, Sivas, Çorum; bugünlerde kanlı günler 
Abdullah Alpdoğan gibi yine nice paşalardır 
Dersim yine feryat- figan durmayan bir katliamdır 
Pirim pirim koca pirim Munzur yine kan akıyor 

Tüm halklara küfür eden bir faşisttir yine başta 
Kürdistan’ı yakıp yıkan beyazlar iktidarda 
“Tek millet tek dil bir tek din ” dayatılan bir yaşamdır 
Pirim pirim canım pirim emekçiye ekmek- iş yok 

Yaşanılan zor dönemdir tüm zindanlar dolup taştı 
Ellerde hep kelepçeler mahkûmlar var on binlerce 
Dersim, Şırnak illerinde heronlar hep gökyüzünde 
Pirim pirim Seyit Rıza “ayıp, günah, cinayettir” 
Mehmet Çobanoğlu
02.12.2011 
Yıldırım


Ey Munzur’u saran dağlar yiğitlerin yatağısın
Tüm direnen halkların, Alişêr’lerin diyarı
O tüm günler hep soğukmuş Aralık’ta zor bir aymış
Atatürk’ten ferman gelmiş Dersim dönmüş Kerbelaya
...
Kara zulüm yine sarmış nice Kürtler katledilmiş
Oy Dersim de yakılanlar sayıları on binlermiş
Atatürk’ün kızı gelmiş yağdırdığı kor-ateşmiş
Ey Pirimiz Seyit Rıza tüm canları ateş sarmış

Hâlen Munzur zor taşıyor yavaş yavaş lal akıyor
Gözlerinden kızıl yaşlar için için kan ağlıyor
Aman pirim canım pirim Ali Haydar’ların piri
Bin dokuz yüz otuz sekiz unutulmayan zor yıldır

Muhsin Batur canavarı dere boylarını sarmış
Mercan dağın eteğinde Ali Boğazına sızmış
Kadın, erkek, çoluk-çocuk hepsini de kurşunlatmış
Prim pirim Seyit Rıza zalim devlet çok zalimmiş

Ölen ölmüş kalan kamış yüce dağlar yorgun düşmüş
Şimdi Tayyip dönemidir oy dağları alev sarmış
Aman pirim canım pirim ölülere işkence var
Yine katliam yine sürgün zaman sanki o zamandır

Her yeri Maraş, Sivas, Çorum; bugünlerde kanlı günler
Abdullah Alpdoğan gibi yine nice paşalardır
Dersim yine feryat- figan durmayan bir katliamdır
Pirim pirim koca pirim Munzur yine kan akıyor

Tüm halklara küfür eden bir faşisttir yine başta
Kürdistan’ı yakıp yıkan beyazlar iktidarda
“Tek millet tek dil bir tek din ” dayatılan bir yaşamdır
Pirim pirim canım pirim emekçiye ekmek- iş yok

Yaşanılan zor dönemdir tüm zindanlar dolup taştı
Ellerde hep kelepçeler mahkûmlar var on binlerce
Dersim, Şırnak illerinde heronlar hep gökyüzünde
Pirim pirim Seyit Rıza “ayıp, günah, cinayettir” 

 Mehmet Çobanoğlu
02.12.2011
Yıldırım



10 Kasım 2011 Perşembe

KEÇÊ WERE DÎLANE





Bûk û zava tev werin berva êvar jî malbin
Mêvan hatin hev kombûn, dîlana we ye şabin
Hezkirin pir şirîne , bingeha wî evîne
Nav dilan de geşdibe, her tim jî lê xwedîbin

Bûk û zava bi hevre dişibin her kulîlkan
Şewq û şemalê wan jî mîna heyv û stêrkan
Wele îşev dîlane, rabin werin govendê
Def û zirne jî anîn, bileyzin bi çepikan

Bûk û zava tev hatin welat jî bû şarîstan
Xêlîya bûkê çar renge mîna ala Kurdîstan
Şeng û şaî tev şabin mirazê wan pirozkin
Îşev hemû rûkenbin mina gulan, gulîstan

Bûk û zava dilgeşin yek bihar yek havîne
Şabûna wan her dem be dilê wan de evîne
Keçê were govende xorto were govende
Dengê def û zirnêye tev bileyzin dîlane

Mehmet Çobanoglu
17.04.2013
Stenbol

GURBET ELDE YORULDUM



Benim ezilen yüreğim ben yıkıldım, viraneyim
Bir sen bilirsin birde ben, gayri boynum bükük benim
Bir yanda esen poyrazdır bir yanda vuran düzendir
Başımda dolaşan derttir, hüzündür ah ben neyleyim

Benim elim, kolum bağlı şu cenderede yoruldum
Ah öldüm öldüm dirildim şu dünyada çok daraldım
Hep sırra kadem bastılar o can-ciğer kardeşlerim
El içinde yalnız kaldım yaban oldu tüm dostlarım

Bir yoksulluktur peşimde, sömürenler de sırtımda
Zalim gurbet yaktı beni canım sılam hep aklımda
Yadellere gün doğmuyor yaşamak ölümden beter
Her bir an bana bir zindan, vahlar ola başım darda

Bir gurbettir yıkar geçer, yaşam ölümlerden beter
Yadelin kahrı çekilmez ah amanım artık yeter
Sarardım, soldum, tükendim şu sıla hasreti bitmez
Ne haber var ne de gelen, bu yüreğim acı çeker

De söyle canım de söyle sıladan bir çift söz söyle
Kavim-kardeşi özledim, bu hasret sürer mi böyle
Çobanoğlu doldu, taştı Aras mı, çay mı, dere mi?
Ey gönül ben gider oldum tüm dostlara selâm söyle

Mehmet Çobanoğlu
17.10.2011
Yıldırım

VAN ERCİŞ DEPREMİ


Vuran derttir yıkan çile, yükselen acı çığlıktır
Bir dehşettir yaşam durdu, baştanbaşa hayat felçtir
Van’ı toz, toprak bürüdü deprem ağır hasar vurdu
Köyler harap evler yıkık çile üstüne çiledir

Gün ortasında dumandır vuran deprem ölen candır
Eller birer kazma, kürek eşilen koca şehirdir
Etraf harap, evler çökmüş Tabanlı köyü sebeptir
Ne devlet var ne de araç, dinmeyen feryat-figandır

Dalga dalga deprem geldi sokaklarda insan seli
Binalar çöktü evler yok esti gitti ölüm yeli
Erciş’te ne asfalt ne yol ne bir çiçek ne gül kaldı
Enkaz altında canlar var Van bugün halka karalı

Bir yanda süren savaştır bir yanda vuran depremdir
Çığlıkla gelen feryattır akan acı gözyaşlarıdır
Sonbahar sanki bir kıştır ne yakıt var nede kömür
Kürdistan’da bir mahşerdir ölen insan ölen candır

Her yerde enkaz, yıkıntı virane oldu yuvalar
Gökyüzünde gezen jetler süren, giden bir savaş var
Yedi şiddetinde depren Erciş’i yıktı yok etti
Yeşil Van şimdi karalı ne devlet var nede yardım

Erciş-Van yerle bir oldu, tüm halklar pek çok perişan
Ne ev kaldı ne bir bina her yanda kara dumandır
Yaşlı, genç yaralılar var ne hastane ne doktordur
Her bir yer ölüm tarlası çöken Erciş-Yeşil Van’dır

Mehmet Çobanoğlu
23.10.2011
Yıldırım

SINIF MÜCADELESİ



Sen çiğdem ek bende nergis
Toprağı eşerek biz
Bekleyelim bahar, yaz’ı
Tohumlar çillensin
Filizler yeşersin
Her yere güneş doğsun her yere yaşama dolsun

Sen emekçi bende işçi
Alnımızdan ter damlıyor
Her bir karış toprağa
Biz kazmayı vurdukça
Yüreğimize yaşam akıyor
Bin umut bin sevinçle dünyayı seviyoruz biz

Sen çekiç ol bende orak
İşçinin, emekçinin
Nasırlı ellerinde
Güç olalım yek bir bütün
Tarım alanlarından
Sınıf kavgasına
Bereket taşıyalım
Çarkların dişilerinden özgürlüğe doğru
Açlık ordusuna, yaşam kavgasına militan olalım

Sen topraksız bir köylü
Bende masum pek yoksul
Sömürülen
Proleter bir işçi
İkimizde emekçi
Çürüyen kapitalizmin dünyasında
Sınıf kavgası veren yılmayan iki devrimci

Dünya işçi sınıfına
Gün doğdu ha doğacak
Uyandık biz her yerdeyiz
Toprakta emeğimizi
Düzene davamız var
İşçi, köylü güçlendi emekçiler yenilmez
Al kırlardan şehirlere ilerliyor partizan

Sen şehirli bende köylü
Bizler daima emekçi
Devrimci
İlerici
Çağdaş
Emeğini satarak yaşayanlar
Yakındır o gün yakın
Oturup zaferimize sevineceğiz
Güneşi alnında öpeceğiz an
Kimsede hakkımız kalmadan
Şu düzeni yıkarak
Yeniden bir düzen kuracağız
Sınırsız
Bayraksız
Temeli eşitlik üzerine atılan ismi özgür dünya olacak

Mehmet Çobanoğlu
26.10.2011
Yıldırım

VAN’A HAS DEPREM

Gecem soğuk bir kış gibi kuru ayaz sardı beni
Koynum bomboş yavrum öldü kaldım susuz nehir gibi
Ne halım var nede keyfim bir çiledir peşimizde
Evim barkım viranedir deprem yedi, yuttu bizi

Gözyaşlarım nehir oldu boynum bükük orak gibi
Kör olası deprem geldi tırpan gibi biçti geçti
Acım derin derdim pek çok düşenlerin dostu yokmuş
Hani devlet baba nerde? Günlerdir şu halk perişan

Koca devlet acep nerde? Sayısız ölüler yerde
Şilan, Azad nice canlar bir o kadar yaralı var
Bir çiledir binbir derttir ne çadırdır nede aştır
Deprem kadar acı haldir bu siyasi bir tavırdır

İlim Van’dır ilçem Erciş gelen, giden soran yoktur
Deprem geldi bizi buldu halimize gülen çoktur
Böyle bir şey doğru mudur? Bu kin, öfke bilmem niye
Ölümüze sevinenler korkarım insanlık öldü

Çok şiddetli bir depremdi köyleri yerle bir etti
Ne doktordur ne tabiptir yaralılar bir bir öldü
Gözden ırak hep böyledir Tabanlı, Yeşilsu gibi
Bu deprem de yıktı geçti artık nice köyler yoktur

Mehmet Çobanoğlu
29.102011
Yıldırım

ERDHEJA WAN ERDÎŞ Ê

Wey li me wey li me erdhej hat ket warê me
Li çû, hat wek dergûşan wek pêlên tev mirinê
Xubare, ewrê reşe bobelate hat ser me
Evder Wan’e Erdîş’e, qêrîn ket nav gelê me

Yekşem e me bû mirin, payîz jî ar û kozir
Kekê min dem nexweşe bi me re qîr, qetrane
Jiyana me jî nema ax li me karesete
Ne qeder ne jî bexte, roj me re qiyamete

Felek navserê me xist ne can ma ne jî xanî
Kesek ser me de nehat birîna me zehf kûre
Hemû der helweşîyan xwelî ket nav çavê me
Pir birîndar zehf mirin zelzele bû para me

Kon nedan xwarin nedan heyfa me tê zarokan
Berf û baran dibare şev jî tim pir sayî ye
Derman û bijîjk tune, agir ket nav gelê me
Arîkarî nadin me Enqere bû bela me

Evder Wan’e Erdîş’e hewara me Kurdan e
Rê girtin û rê nedan kes nehat hewara me
Dilê me xwîn dikişe Kurdîstan bû gora me
Enqere şa dibe roj me re qiyamete

Wey li me wey li me hebûya dewleta me
Ê bihata li bo me sivik bikira derdê me
Ê xwarin jî bida me ê derman jî bida me
Ê bahata li ba me bipêçanda birîna me

Mehmet Çobanoglu
26.10.2011
Yildirim

KEÇ Û BÛK JÎ NAVDANE

Bala xwe bidin gulan ê herî rind şîlanin
Pir nazikin pir keleş qîzên Kurdan çav reşin
Dev kenin dev biçukin rû xalin her dem kubar
Mîna qaza, werdekan wek kevokan dimeşin

Pir jîrin pir jî xurtin qiz, bûkên me şoreşin
Ala wan kesk û sor-zer; milên wan de keleşin
Rizgarî,-dijraberî tim dixawzin azadî
Ev pergelê şoreşî mêr -jin, xort,-keç wekhevin

Rojhilat roj hat xuyan şahî, evîn ket dilan
Dengê keçên keleşin mîna dengê qulingan
Bejn û bala wan zirav porê wan jî honanî
Hemû bûne berîvan şîr didoşin elbikan

Ev der warê şêrane gul û gulpik navdane
Tev jî keç û bûkên me hemû jî çûn çiyane
Dilê wan de jiyane şoreşîya gelane
Yek Sosin yek Berîvan hemû jî tim lehengin

Deng jî dengê dilane, reng jî rengê gulane
Azadî tim jîyane rabûn jinên Kurdan e
Berxwedan me ferze serbestî tim rûmete
Ev şer şerê azadî keç û bûk ji navdane

Mehmet Çobanoglu
08.11.2011
Yildirim

10 Temmuz 2011 Pazar

ÖZGÜRLÜK YOLCULARI

Yaralarım derindir damarlarım kanıyor
Yüreğimde kahır çok gözyaşlarım dinmiyor
Delik deşik derdim var çaresizim neyleyim
Dallarını kırdılar al güllerim soluyor

Hep zorları yaşadım şu rezil dünyada
Vurgun yedim ezildim boynunum bükük bir yanda
Şafak düşsün sabaha, savaş bitsin her yerde
Vazgeçerim canımdan dostlarımın yanında

Olur mu hiç olur mu, kul kula, kul olur mu?
Bağrımda derin yara sancısı hiç diner mi?
Zengin almış yükünü, yoksul da perperişan
Ne hak var nede hukuk bu işkence biter mi?

Dağlara çıkmış geçler jetlerden zehir yağar
Ey başı yüce dağlar bu yürek ona yanar
O canlar bizim gençler özgürlük yolcuları
Ölüm gelmesin cana sonra anneler ağlar

Bağrıma sinen yara bir gün devrim olur mu?
Bu dünya zor bir dünya bu dertler çekili mi?
Han, hamam şu saraylar zenginlere verilmiş
Yoksullar yola çıkmış gün geceye doğar mı?

Faşistler yol kesmişler hepsi de tanklı, toplu
İşçi-köylü birleşmiş yolları devrim yolu
Yüreğimde ki yara canım halklara feda
Toplanmış gelmiş halklar bozuk düzene karşı

Çarkı bozuk düzende güzel yaşam olur mu?
Patron-ağa oldukça yara kabuk bağlar mı?
Fakirlerin arzusu özgürlüğün kendisi
Özgürlük olmayınca insan mutlu olur mu?

Mehmet Çobanoğlu
08.07.2011
Yıldırım

EGÎTÊN NEMİRÎN

Fixan, fîzara bilbilan û axîna sor gulane
Awaza bilûran, kale kala berx û karane
Ax li me meyîtê Egît anîne pêş malane
Dengê girînê dayikan qubinîya wan kewokane

Ewrên reşin warê me de palepalin tûj digerin
Çem û robaran bi coşe û kevir, zinar dinalin
Bi erd û ezman xemgînin, kanî, newal xwîn dikişin
Ez qurbana we şêran bim, pakrewanên me jî bînin

Li mar û mişkan xişîne, ser welatê me de şîne
Dîsa şereke girane; rewşa Egît gel dêşîne
Darbesta sor ser milane li me kule, derde, keser
Were dilo, dil xemgîne xema neke têkoşîne

Xem û xeyalê me heye Egit’ê me canê me ye
Hey cîhana reş pir xopan ev şerê me û Romê ye
Ez qurbana wan ciwanan Egît’ê me hevalê wan
Mirin, mayîn me re heye, berxwedan jî rizgarî ye

Rizgar nebe welatê me lê ew kêmasîya me ye
Ew derde ew xeme li me, wê gavî gel jî bêhaye
Navê şêr ê me pir xweşe hewldana wî rûmet e
Pêşwazîkin pakrewanan Egît lawê me Kurda ye

Mehmet Çobanoglu
06.07.2011
Yildirim

BİR SIRIM BİN DERDİM VAR


BİR SIRIM BİN DERDİM VAR

Bir tutam umut
Bir dilim ekmek
Bir nebze sabır
Birazda fırsat verin bana
Hepsini yürek ırmağıma katayım
Oluk oluk, köpük köpük
Çölleri, dağları aşıp
Denizlere, deryalara döküleyim

Yasaklar hanesinde
Feryat-figanlara alışık
Nice dertler var bende
Özgürlük kavgasındayım

İyileşmeyen yaralarım
Acıyan, çürüyen bedenim
Gasp edilmiş hakkım, emeğim
Dalından koparılan güllerim
Yakılan, yıkılan yuvam var benim
Müebbet yazmışlar bana
Kimliğimden ötürü zindanlardayım.

İsmim yasaklı, dilim yasaklı
Diyanet fetva vermiş
Bizim ele her şey mubah
Halka ölüm reva görülmüş
Yaralandım
İsyandayım
Darağacım kurumuş
Özgürlük uğruna idamdayım.

Giyindiğim kefen kaftanım
Kuşandığım özgürlüktür
Yafta asılı boynumda
Ayağımda pranga
Yeryüzü tanrıları ferman yazmışlar bize
Ankara’da
Burası zulüm zindanı
İşkence var bana
Devrim için
Ömrüm feda olsun tüm halklara.

Bir sır vereyim mi? siz dostlara
Boynum yağlı urgana girmeden
Hak, hukuk olmayan yerlerde
Zalimler çok olur
Zalimleredir olan bu kavgam
Tüm Dünya halkların kardeşiyim
Adı yasaklı da olsa doğduğum yer Kürdistan.

Menekşe gözlü yârim
Şimdi, tam barış zamanı
Yaşam boğulmadan; yeni bir dünya kurulsun
Eşkıyaları, yasakları, soyup-soyanları olmasın.

Mehmet Çobanoğlu
19.05.2011
Yıldırım

BİLİCAN DAĞI


BİLİCAN DAĞI

Bedeninde çift mermi, ayağı tanka bağlı
Misketleri dağılmış gömleğin önü kanlı
Ağlama küçük Hasan yürekleri dağlama
Yaranda çok derinmiş Şahidin Bilican Dağı

Bulanık duman duman her yere mermi yağmış
Zalimler vurmuş seni etrafa barut sinmiş
Diren küçük Hasan’ım haber gitti annene
Kurban olam başına yaran da pek derinmiş

Yanan kızıl alevdir, alnında akan terin
Oy Hasan vurulmuşsun, kurşunlanmış her yerin
Kurban olam yarana mermiler sana gelmiş
Ellerin tanka bağlı paletler de çok serin

Derindir yaran derin, seni vuran jandarma
Kuzuların dağılmış; adalet bumu? sanmam
Heyben sende alınmış kurban olduğum Hasan
Barışa az zaman var, ne olur ölme çocuk

Zamana Bahar düştü tüm tohumlar göverdi
Bedeninde mermiler yüreğin derin yandı
Yaranı tut be Hasan kanın akmasın boşa
Varsın yansın o çöller tüm çiçekler boylandı

Mehmet Çobanoğlu
05.06.2011
Yıldırım

Not:Tunceli, Muş-Bulanık, Van yaylalarında kuzu, koyun yada diğer hayvanlardan otlatan bir çok köylü çocukları ( terörist) sanılarak Kobra helikopterlerle ,yada tank mermileriyle vuruldular , kimi öldü kimi sakat kaldı.Bu şiir tüm küçük Hasanlara, Azatlara yazdım, onların acısına.....Çocuklar ölmesin temennisiyle ....Dünyaya barış gelsin umuduyla ölenlere rahmet yaralılara şifa olsun..

______________

MADIMAK ATEŞİ


MADIMAK ATEŞİ

Seher yeli esti geldi; kibrit alan koştu geldi
Madımak’ta alev-alaz yana yana döne döne
Ozanlarda feryat-figan kızıl ateş göğü sardı
Bir o yana bir bu yana koşuyoruz biz canlara


Sivas bizi kavuruyor Temmuz ayı yaktı bizi
Yaktı bizi sardı bizi otuz yedi canlar bizi
Niyetleri barış, sevgi ellerinde sarı sazdı
El vurmayın el vurmayın yazar, ozan yaramıza


Tekbirlerle kibrit yandı, alkışlarla hu çekildi
Canlarımız yakılırken devlet oralı olmadı
Asker, polis bir oldular zikredenleri övdüler
Madımağı yakıp, yıkan molalara sarıldılar


Kâh oyanda kâh bu yanda kibrit yakan tüm mollalar
“Hu Allah, hu” nidalarla ateş yakıp can aldılar
Destanlara, ağıtlara Kanlı Sivas’ı yazalım
Osmanlının torunları Hızır Paşalar hâlen var


Bağnazların elebaşı Temel Karamollaoğlu
Taş atıp çok kan döktüler Madımağın lobisinde
Şair, ozan, yazarları otuz yedi can yaktılar
Âşık Veysel Şatıroğlu’nun memleketi Sivas’ta


Tüm mollalar, çarşaflılar! birde Karamollaoğlu
Sivas’ta canlar aldılar; Nesimi göklere üçtü
Akarsu çaylara karıştı Dicle -Fırat’lara aktı
Meydanlarda bir semah var alev-ateş danslar bizim


Hep yanarız alev, ateş yollarımız şaha gider
Karanlığı yırta yırta al şafak düşer sabaha
Gülen, oynayan yobazlar halklar aydınlığa koşar
Bizler Sivas’ta yeşerdi Madımak’ta yaşam olduk.


Mehmet Çobanoğlu
30.05.2011
Yıldırım




NOT: Sivas Katliamı ya da Madımak Olayı, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilmiş olan Pir Sultan Abdal Şenlikler sırasında Madımak otelinin yakılması ve 35 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanan olaylardır. Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında, aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu pek çok sanatçı ve fikir insanı o dönemin Sivas valisi Ahmet Karabilgin’in özel davetlisi olarak bu kente geldi. Tansu Çiller Başbakan’lığı döneminde Refah Partisinde Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun kışkırtmasıyla Cuma namazında çıkanlarca yapılan bir katliamdır

23 Mayıs 2011 Pazartesi

BENİ BENDEN ALMAYIN


Beni benden almayın yüreğim kan akıyor,
Şu süren kirli savaşta!
Van gibi Şirnak gibi, Tatvan gibi;
Ökseye düşmüş bir yavru kuş misali,
Kurtulmak için direniyorum!
Özgürlük deyip
Çırpıyorum kanatlanıp uçmaya,
Yorgunum, Diyarbakırlı hamal Hüseyin,
Kastamonulu dülger Cafer gibi;
Şu zor yaşam kavgasında,
Özgürlük sevdasıyla…
Hayatta kalabilmek uğruna;
Üstelik dilim de yasak, bilmem ölsem mi?

Beni bana verin, varlığımı bana olsun,
Ona buna kurban etmeyin!
Tanrılara sunulan inek, koyun, keçi örneği,
Kurbanlık hayvan mıyım?
“Varlığım Türk Varlığına Armağan olsun” demesem,
Hain mi olur muyum veya bölücü mü?

Beni bana bırakın kalayım ben gibi,
Siz de siz gibi hepimiz barış içinde kardeşçe;
Kan dökmekle inatla, inkârla, yok saymakla…
Zor ile güzellik olmaz asla!
Benim adım Ronî sen Aydın olsa ne yazar?
Farklılıklarla ülke yıkılmaz,
Kimse kimseden fazla sevemez bu ülkeyi,
Anadolu kimsenin tapulu mal değil
Hepimizin ortak vatanı;
Bencileyin dostunuz olsun, sizde bana dost,
Bu vatan asla bölünmez.

Beni benden almayın koparılamam kendim de,
Özgürlük olmasa yaşayamam hiçbir yerde,
İnsanim etten, kemikten,
Kimsenin malı, kulu değilim,
Köleliktense ölümü yeğlerim!
Eşitlik için barış içinde her yola varım
Bu güzel vatanımızı koruyalım.

Beni bana kattım beni tarumar etmeyin,
O yan bu yana itmeyin!
Kelepçeleyip cezaevlerine atmayın,
Türkiyeliyim bizler gibi,
Bazen Konya bazen Ankara bazen Sivaslı…
Bazen Türk bazen Kürt bazen Laz bazen de Çerkez,
Ne fark eder hepimiz insanız;
Çanakkale de şehit olmadı mı dedelerimiz?
Ben Kağızmanlı Çobanoğlu
Egeli veya Trakyalı…
Hepimiz bu vatanlı,
Kürtçe de yazıyorum Türkçe de!
Anadolu’yu seviyorum var mı diyeceğimiz?

Mehmet Çobanoğlu
13.05.2011
Yıldırım

BİR ZULÜMDÜR SARDI BİZİ


Ah beni beni beni beni oy dertler sardı beni
Ey hak, hukuk diyen kardeş uzat ver o dost elini
Ne idüğü belirsizler halkları sömürüyorlar
Gece bitti gün doğuyor, sende uyan gör ezeni

Alev, ateştir hep piştim şu yüreğim derin yandı
Ey işçi-köylü dostlarım çığlıklarım göğe vardı
Kapitalizm çok soysuzdur hep ektiği közdür, ateş
Obüsler alev kusuyor her yanımı yara sardı

Zalim geldi vurdu bini, oy al kanım oluk oluk
Yüreğimde ki yaramdır; ağlayanım çoluk çocuk
Haydı işçi-köylü kardeş yolumuzu uzatmayın
Gelin görün şu hâlimi sistem bozuk düzen bozuk

Bir o yanda bir bu yanda lapa lapa yağan bir kar
Sağ yanımda derin yara sol yanımda dostlarım var
İşçi kardeş, köylü kardeş yalanlara itimat etme
Oyun içinde oyun var; gel yoldaşım yaramı sar

Dost yaram pek çok derin, sermayenin bir belası
Aldığım şu derin yara domdom, kurşunlar yarası
Al kırlardan şehirlere hep yürüyor kervanımız
Yolumuz kurtuluş yolu çok zahmetli, engebeli

Bir zulümdür sardı bizi! yapılanlar deyyusluktur
İşçi, köylü uyan gayrı bu düzende hayır yoktur
Çobanoğlu yoldaşınız, emekçiler kardeşimiz
Ezen, sömüren düzenler emek kutsal çok büyüktür

Mehmet Çobanoğlu
14.05.2011
Yıldırım

BİZLERE YOL GÖSTERDİ


Munzur Dağın başında halkların yoldaşı
Ölümsüz Kaypakkaya önderimiz hep or
Yanında Ali Haydar yan yana yürüyorlar
Elinde ki mitralyöz, yüreğinde devrim var

Çorum’dan Tunceli’ye doğan kızıl güneştir
İşçi-köylü önderi ölümsüz Kaypakkaya
Munzur’da direniyor kucağında bir silah
Yanında İbo, Süleyman, Muzaffer yoldaş var

Ölümsüz Kaypakkaya halk öncüsü İbrahim
İşçiler fabrikada köylüler de tarlada
Diktiğin bayrak düşmez dalgalanıyor gökte
Andımız, sözümüz var özgürlüktür sevdamız

İbrahim’in yoldaşı Ali Haydar Yıldız’dı
İnce, uzun boyluydu, saçları da kıvırcık
Gitti Paşa Köyüne geldi gece yarısı
Oy Mirik-Mezrası’nı faşist ordu sarmıştı

Bin dokuzyüz yetmiş üç de bir çığlık yükseldi
Gece yarısı Yılbaşına az günler kala
Haydaran bölgesi o gece kana bulandı
Kamer, Murat, Yılmaz, Süleyman yoldaşlar da

Önderimiz yaralı ayağı prangada
Zindanlarda, işkencede Diyarbakır yasta
On sekiz Mayıs günü o “ser verdi sır vermedi”
Kaypakkaya ölmedi, bizlere yol gösterdi

Mehmet Çobanoğlu
16.05.2011
Yıldırım

Şiirin Hikayesi

1949 yılında Çorum Alaca’da doğdu.TKP/ML kurucusu.Hasanoğlan Öğretmen Okulu’nda, Çapa Yüksek Öğretmen Okulu ve İÜ Fen Fakültesi Matematik-Fizik Bölümü’nde okudu.FKF Çapa Şubesi’nin kuruluşuna katıldı.1968 yılında TİP Eminönü ilçe teşkilatına üye oldu.Ant ve Türk Solu dergisi yazı kurulunda bulundu.Amerikan 6.Filosunu protesto eylemlerine katıldı.MDD-SD tartışmalarında önce SD sonra MDD tezini benimsedi.TİP’ten ihraç edildi.Doğu Perinçek liderliğinde bir oluşum olan PDA -TİİKP içinde yer aldı.Bilahare bu hareketten ayrılarak arkadaşlarıyla TKP/ML’yi kurdu.24 Ocak 1973’te Tunceli kırsalında yakalandı.3.5 ay gözaltında kaldı.18 Mayıs 1973’te gözaltındayken Diyarbakır zindanlarında askeriye yetkilileri tarafında öldürüldü ....

YÜREĞİMDE KOPAN ÇIĞLIK

Mavi denizin sularına
Zalimlerin ağına bırakılan
Sevgi, yaşam yelkenim
Sular derin, sular bulanık
Azgın bir fırtınadır gelen
Dalgaları bodoslama dövüyor beni
Yeşeren umutlarımı
Canhıraş yüreğimdir bir daha kanayan
Karanlığa inat yıldızlarda topladığım
Barışa güneş yapmak için, bekliyorum seni

Diyarbakır kalesinin meşalesi
Mezopotamya’ya ekilen al gülerim
Bahar içinde zemheridir gelen
Toprak buz bağladı, yüreğimi sancı
Bağda, cıvıldaşmıyor bülbüllerim
Filizkıran fırtınası bir derin acı
Menekşelerim filizdi, güllerim tomurcuk
Canhıraş yüreğimdir bir daha kanayan
Dalında koparıldı oniki gülümü
Sokaklarda isyandır, kavga
Doğ güneşim.
Özlediğim özgür vatandır
Köle olmaktansa ölümü yeğlerim.

Yüreğimde kopan çığlık
Mavi bakışlı şirin gökyüzü Uludere yine yaralı
Cizre, İdil, Silopi…
Beytüşşebap, Güçlükonak günlerdir yasta
Sömüren düzeninin barışı oyundu bize
Savaştır şimdi toprağımızda
Hakkari, Muş, Afrin şivanda
Yaralı halkımız
Arazide toplanan ölüler bizim
Ey geleceğe umut bağlayan insanlar
Yemyeşil topraklarda öldürülmesin çocuklarımız
Baharımız kışa dönmesin gayrı Yaz’ımız gelsin.

Nice çiledir yıllardır yaşadığımız
Acı içinde kıvran
Her karış toprağı mezara olan yurdumuz
Savaş içinde insanlarımız ölmesin
Evlerde ağıt yakılmasın
Şivanlar kurumasın gayrı
Anneler yüreğine ateşten köz basmasın
Gelsin barışımız
Kan üzerinde çıkar sağlayan şu devletedir isyanımız.

Sömürü düzenin kahpe oyununu
Halkların kardeşliğiyle bozacağız
Kıpkızıl güneşi örüyoruz biz, acılarımızla hepimiz
Yarınlara yepyeni ülke kuruyoruz
Kürt, Türk, Çerkez, Laz, Ermeni’yiz
Ölmesin gençlerimiz barış şiarımız
Halaylar çekilsin bayram olsun ülkemiz.

Mehmet Çobanoğlu
19.05.2011
Yıldırım

12 Şubat 2011 Cumartesi

KANLI MARAŞ


KANLI MARAŞ

Kengerlere büründü şu dağların bedeni
Maraş’ın Yavşan yaylasında kızıl gülleri
Toprağına akan kandır dökülen gözyaşı
Maraş Maraş olalı böyle bir gün görmedi

Kızıl kandır damarlarda akan yüreklerde
Oy dostları kurşunlara tutmuşlar bir kere
Bakmıyorlar hiç yaşa, başa saldırıyorlar
Kazma, kürekle kanlı Maraş’ın merkezinde

İtler, kurtlar saldırdılar halka gün ortası
Faşistler baştanbaşa yıktılar şu Maraş’ı
Bebekleri katlettiler evleri yaktılar
Maraşlılar görmemişti böyle kahpeliği

Gün yirmidört yıl bin dokuz yüz yetmiş sekiz
Aralık ayı lal oldu şehir suspus dehliz
Hacı Çolak’a Mustafa Yüzbaşıoğlu’na
Hunharca kıydılar devrimci öğretmenlere

Maraş için için yandı her evde var ölüm
Bebekler bile süngülendiler birer birer
Maraş Marş olalı görmedi böyle zulüm.
Maraş Maraş mıdır volkan mı ey kızıl gülüm

Ölüm Maraş’ı sardı aldı yüz on bir canı
Şehir’e akan kanlar Alevi, devrimci kanı
Hal böyle, durum böyle gelenler faşist itler
Her yerde akan halkların, mazlumların kanı

Mehmet Çobanoğlu
20.12.2010
Yıldırım

MOR KOYUN


MOR KOYUN

Koyun’um, koyuncuğum kınalı yavrucuğum
Karabaş havlarken ürktüğüne üzüldüğüm
Kırlarda, tepelerde beraber koştuğumuz
Eğer sana kıysalar o zaman ben ölürüm.

Hep yanıma alıp ellerimle beslediğim
Koyunum güzel dostum tüyünü taradığım
Seni de kuzuların seninde bir canın var
Ne sana nede cana kıymasınlar küserim

Koyunum hep melersin yüreğimi dağlarsın
Çok küçüktün büyüdün meralarda otlarsın
Kurbana az günler kala yüreğim kanıyor
Ah, mor koyunum meleme sen beni üzersin

Koyunum, koyuncuğum yüreğimin baş tacı
Tanrının kurbana yoktur asla ihtiyacı
Kavurma, pirzola, biftek, ızgara sevenler
İnsani, çiçeği, canı öldürmek çok acı

Dağlarda, tepelerde renga renk kelebekler
Pek güzel pekte hoş lâle, sümbül, menekşeler
Seninle çok koşturduk seninle çok oynadık
Yüreğimin parçası kurban olsan ölürüm.


Mehmet Çobanoğlu
13.11.2010
Yıldırım

DAYÎKA BERFO


DAYÎKA BERFO

Eman eman Mêrdînik navçeke pir bilinde
Dorhêlên wî berfe, mije û dûmane
Ew Bihar û Havîn çîye? bîr kiriye nizane
Dayîka Cemîl tim perîşane dinalîne.

Ev Qers’a şewitî jî bajareke bê xêre
Ser gundê Oxçî’yê de girtin leşkerên hovin
Derî lêdan Cemîl heldan birin ev çi hale?
Ax, wax agir xistin nav dêlê dayîka Berfo.

Ne Havîn’e ne Bihar’e dîsa dem Paîz’e
Bi lawê ciwan qêrîn û qijîne got “daê…
Ên hatin derê me leşker û cerdên Rom’ê ne”
Wan Cemîl birin, dilê xaltîya Berfo zize.

Fermane fermane û mêrkujê me Evren’e
Çerx jî bi çerxa faşîstan û qeleşane
Erdexan, Qaqizman û Îdir navçên Kurdan e
Cemîl birin Erzerom’ê dibe ku kuştine.

Dayîkê xaltîya Berfo wax dil te qetandin
Ciwanê şoreşger Cemîl heval girtin birin
Ev cara dawîye tu bi Cemîl’ê xwe çav çavane
Hemêzke lawê xwen dibin! dibe ku qet neyê

Navçe Qers’ê Erdexan pir mije û dûmane
Şoreşger rabûn piyan Cemîl jî li tev wane
Naxwazin patron û axan leşkerên faşîstan
Xwestinên wan rizgarî, biratî û azadî ye

Ez qijikê daîkê birije her çavê min
Bi tank û topan hatin êrîşên Rom’ê ye
Ketin nav gundê we gotin”evder Oxçî ye”
Ax xaltîya Berfo Cemîl’ê te kişandin birin

Ez qurbana serîhildana wan şoreşgeran
Hemû egîdên gelênin li vê dozê de
Dayîka Berfo berxwedan jiyana gelan e
Cemîl’ê te birin Cemîl xortê me Kurdan e

Ax daê destê xwe bide min ez destê te ramîsim
Lê dil birînê çav rondikê daîka Cemîl
Gedê te hildan birin rê dûre roj me şîne
Egîd Cemîl endamê DEV-YOL lawê Kurdan e

Dayîka Berfo dest berde bi xem û xeyalan
Megrî megrî daê bo xatirê hemû hevalan
Ên birin hê nehatin, ên çûn jî ser çiyanin
Ên nemirîn namirin ew şoreşgerên menin

Oxçî hemberê Mêrdînik’ê gundê Kurdan e
Peşberê wî rast e nav de dengê qulingane
Gotin”Cemîl heval birin dewleta Tirkan e”
Dayîka Berfo salane hêvîya Cemîl’e

Welato welatê bindest welatê rebenok
Agir,şewat xistin nav dilê daîka Berfo
Cemîl Kirbayir heval bi nîvê şevê birin
Xemgîniya Memê Qaqizman’ê ye lo dilo

Mehmet Çobanoglu
02.09.2011
Yildirim

TOHUMLAR GÜLLENİR


TOHUMLAR GÜLLENİR

Çağıl çağıl akıp coşan göz yaşlarım
Sineme çöken acılarım, dertlerim
Gün gelir elbet gün düşer dağlara
Yabancısı olmadığım tüm güllere

Feryat-figan hiç susmayan çığlıklarım
Kor ateş olan yanan yorgun yüreğim
Elbet bize de “gün olur devran döner”
Memlekete bir gün erken Bahar gelir

Sinemi acıtan, paralayan acı
Beyimde seke seke dolaşan sancı
Şu muhannetin pençesine düşen can
Gün olur ekilen tohumlar güllenir

Hüzün dolu tüm bakışlarım, anlarım
Ayağımda küflenen prangalarım
Zindanlar, duvarlar tutsak özgürlüğüm
Bir gün olur kuru dallar yapraklanır

Emeğim, gücüm, aklım zikrim, benliğim
Tüm dostlara selâmlar yazan kalemim
Bu bozuk düzen bu devran yıkılır
Bu halk zalimleri sorgular bir gün.

Mehmet Çobanoğlu
10.02.2011
Yıldırım

4 Şubat 2011 Cuma

EĞER GÖÇER GİDERSEM


Eğer bir gün, ben şu dünyadan göçer gidersem
Yüce dağlardaki karlar gibi eriyerek…
Acılarıma rağmen tükensem yudum yudum
Dost, ahbapların yüzüne gülümseyeceğim

Bir gün soğuk ölüm çıkagelse bulsa beni
Çökse bu bedenime, göğsüme, kafesime
Yavaş yavaş canımı bende alırsa o gün
Acıma rağmen dostlarıma sarılacağım.

Bir gün soğuk ölümün kucağında gidersem
Dönüşü olmayan uzun bir yola girersem
Vah ile ahla geçen ömrümün son gününde
Dostlarıma uğramadan hiç gider miyim?

Ölümün her anı soğuk olur ezenler gibi
Yaşa, başa bakmaz o alır götürür beni
Acımasızdır o bey, paşa, ağa misali.
Ardıma döner can dostlara bakar giderim.

Ölümümden önce özgürlüğü tatmasam
Benim dostlarıma bir arzuhalim olacak
Mezarıma anadilimden şiir yazsınlar
Yada beni yaksınlar kül etsinler ne olur?

Dostlarımdan, ahbaplarımda bir isteğim var
Öldüğümde bana hiç ağıtlar yakılmasın
Birer birer toplanıp gelsinler başucuma
Usul usulden özgürlük marşı söylesinler

Eğer yalanım varsa benim namert olayım
Ben, her milleten tüm insanları sevmiyorsam
Çobanoğlu’yu tanıyan bilir bilen tanır
Ölüm varsın gelsin kapıma hoş gelsin safa.

Mehmet Çobanoğlu
05.11.2011
Yıldırım

ÖZELEŞTİRİ




ÖZELEŞTİRİ

Ne de umutlanmıştım sevinerek,
Işığa, sevgiye, barışa hasret kalan yüreğimle,
Açlığımı, horlanmışlığımı, ezilmişliğimi…
Bir nebze de olsa unutarak
Zindanlardaki ölümleri,
Yakılan köyleri, failli meçhulleri!
Acısı hâlen yüreğimde kalan, sırtımda o cop izlerini şiddeti
Böğrüme inen polis tekmelerini bile
İleri demokrasi gelecek!
Ülkemde ki insanlar mutlu olacaklar diye,
Yoksulluğu yaşayanlar ekmek bulacak
Herkes anadilini konuşabilecek, eğitilebilecek
Tüm yasaklar kalkacak adına.
Ne de umutlanmıştım bir kez daha yanılarak ben.

Ne de umutlanmıştım sevinerek,
Ara sokaklarda, geniş caddelerde;
Köyde, kentte…
Kürt çocukları,
Özgürlük toplarlarken!
Polislerle arbede olmayacak,
Tanklar onları kovalamayacak, ezmeyecek,
Panzer paletlerin altında
Bir daha tek bir çocuk kalıp ölmeyecekti!
Özgürlük, barış, adalet sağlanır düşüncesiyle,
Ne de umutlanmıştım bir kez daha yanılarak ben.

Ne de umutlanmıştım sevinerek,
Halkalara zulüm yerine sevgi
İşsizlik yerine iş,
Her çalışanın emeğinin karşılığı
Yaşam standardına göre verilecek,
Ordu lağvedilecek!
Yerine okullar, hastaneler kurulacak;
Cezaevleri yıkılacak birer birer.
Hiç birine ihtiyaç kalmayacaktı,
Ne de umutlanmıştım bir kez daha yanılarak ben.

Ne de umutlanmıştım sevinerek,
Çöp toplayan Kürt çocukları kalmayacak,
Gül toplayan, gülücükler dağıtan
Kürt çocuklarıyla özgürlüğe koşmak,
Eşitliğe, kardeşliğe sonsuz bir barışa…
İleri demokrasiyle birlikte! Atılan o yalana,
Ne de umutlanmıştım azcıkta olsa bir kez daha yanılarak ben.

Ne de umutlanmıştım sevinerek,
O söylenenler hep boş çıktı,
Devletin, iktidar partisinin de bir oyunuydu meğer
Kaldık mı şimdi bizler yaya,
Yine bizler karanlıkta?
Karanlığı aşmak eşitliğe gönül verenlerle olur,
Riyakârlarla, döneklerle, ezenlerle...
Sahtekâr siyasetçilerle değil
Yani onlardan gayri tüm halklarla koşmak
Devrimlere, yarınlara umutla
Bir nebze umudumu yitirdiysem eğer ben
O büyük yalancılara inanarak devrimin şafağında eğer ben
Özür dilerim tüm halklardan tüm bedel verenlerden…
Ne de umutlanmıştım azcıkta olsa bir kez daha yanılarak ben.

Mehmet Çobanoğlu
17.01.2011
Yıldırım

DİYARBAKIR KIZI


Hep dört gözle beklerim baharı, sıcak yazı;
Kirpiklerinden umut güneşi topladığım,
Her bir bakışında koca volkanlar patlayan!
Ama hep yürekli Diyarbakır kızı Rewşan.

Her güneş batımında başlayan bir talanda,
Sıkılan kurşunlarla umutlarım yıkılır…
Oralar her an endişe her an korku dolu,
Barışı bekleyen Diyarbakır kızı Rewşan.

Bir kalleş bombaya bacağını veren Rewşan,
Ayaz gecelerde ölümlere şahit Rewşan;
Anadili yasaklı babası tutsak Rewşan!
Zulme göğüs geren Diyarbakır kızı Rewşan.

Gözyaşlarımı silmesem de ne olur sanki?
Biraz ateş biraz da alaz koy şu içime,
Bombalar yağıyor dağlar geliyor üstüne
Yüreği de tunç den Diyarbakır kızı Rewşan.

Ben Van’ı Muş’u yaşadım sende Tatvan’ı da;
Her an tank, top sesleriyle sarsılan yaşamı,
Sıcak yüreğinden özgürlük ezgilerini…
Barış sevdalısı Diyarbakır kızı Rewşan

Hep kardeşliği hep dostluğu anlatan bacı,
Umutlu gözleriyle kurtuluşu, yaşamı…
Dünyaya ahenkle doğacak sıcak güneşi;
Özgürlük yıldızı Diyarbakır kızı Rewşan.

Mehmet Çobanoğlu
10.11.2010
Yıldırım

SEVİLEN KAĞIZMAN



SEVİLEN KAĞIZMAN

Bahar mısın Yaz mısın, can mısın canan mısın?
Güneş kadar sıcaksın, volkan mı yürek misin?
Şiirlerde, mısralarda ismin çok yazılı,
Gül, gülistan Kağızman ey Türkmen, Kürt diyarı

Ey Kağızman Kağızman bağ, bahçesi çayırlı,
Yüce dağlar yanında etrafın hep bayırlı!
Yamacından pınarlar suları şırıl şırıl…
Bir cennetsin bir sevda ey sevilen Kağızman.

Ey Kağızman Kağızman dağlarından çiğdemler;
Bulunmaz tek bir eşin toprağından al güller…
Bağın var bahçen var elmaların ferik ferik,
Ruhlarda bir sevdasın, narın güzel hoş şeyler.

Güzel nazlı kızların yüce karlı dağların,
Ham erik has erik Kozlu’da çok lâlelerin
Abrıgoz kaysın var, Paslı da sarı balın,
Tüm köylerin hep güzel çok güzeldir Bayam’ın.

Kağızman Kağızman şu yüreğimin yarısı,
Berfinin, Havinin gözbebeğimin karası,
Çobanoğlu hem yazar hem gezer seni özler!
Gül, gülistan Kağızman ey Türkmen, Kürt diyarı

Mehmet Çobanoğlu
02.01.2011
Yıldırım

BÛKA FİLE


Şeng û şaî dilşaî rabin werin dawetê
Wele, bile dîlane dikevin nav govendê
Zava xort ê Kurdan e bûk jî qîza Filan e
Deşt û zoan pir xweşin dil jî war ê evînê

Zava lawê Îdir ê bûk jî qîza Rewan ê
Pir rinde û pir bilind li bejna Ararat ê
Keçik File kî zane xwe jî bûka Kurdan e
Şeng û şaî dil şaî rabin werin dîlanê

Xortê me xwarzîyê me egîdê gelê me
Aram û dilovan diştekî xweş da me
Gur dikişe kûr dikişe çemê me Erez e
Dîlane û govende Keça File bûka me

Kom bûn hatin gelên me şewq jî ket dilê me
Kurd daxwazin aştî qiza File bûka me
Lêxin lêxin de lêxin dengê defê xwş lêxin
Şeng û şaî dilşaî geş bikin daweta me

Hatin hatin pir hatin met û xaltî tev hatin
Bangî qiza, xorta kin koma wan jî tev rakin
Şaî, şengî dilşaî rabin werin dîlanê
Bireqsin nav govendê pozê solan erdê xin

Rewan, Îdir tim germin, şew jî xweş bû li bo me
War û welat şêrine her qunc ê wê mala me
Bûk û zava jî rakin bînin têxin govendê
Çepikan ji li hev xin şên bikin dîlane me.

Mehmet Çobanoglu
04.11.2010
Yildirim


ERMENİ GELİN

Keyfli, neşeli yürek sevinciyle kalkın gelin düğüne
Vallah, billah düğündür halay girin
Damat Kürtlerin genci gelin Ermeni kızı
Ova, yayla çok güzeller yürekte aşk diyarları

Damat Iğdır çocuğu gelin de Erivan kızı
Çok güzeldir çok yüksek Ağrı dağın bedeni
Kız Ermenice biliyor kendide Kürt gelini
Keyfli, neşeli yürek sevinciyle gelin düğüne

Gencimiz yeğenimiz halkımızın yiğidi
Huzur, sevinç güzel şey verdi bize
Gür akıyor bol akıyor Aras bizim ırmağımız
Düğündür, halaydır Ermeni kızı gelinimiz

Toplandı geldi halkımız ışık aldı yüreğimiz
Kürtler barış istiyor Ermeni kız gelinimiz
Çalın çalın de çalın davulun sesini hoş çalın
Keyfli, neşeli yürek sevinciyle gür edin düğünümüzü.

Geldiler geldiler çok geldiler hal, teyzeler, geldiler
Gençlere, kızlara söyleyin topunu birde kaldırın
Keyfli, neşeli yüreklerle gelin düğüne
Oynayın halayda ayağınızı yere vurun.

Erivan, Iğdır daima sıcaklar gecede güzel oldu bizim için
Yerleşim yeri,ülkemiz tatlıdır her köşesi evimiz
Gelin, damadı kaldırın getirin koyun halaya
Ellerinizi çırpın şenlendirin düğünümüzü.

Mehmet Çobanoğlu
04.11.2010
Yıldırım

ÖZGÜRLÜK ÖRENLER


Biz indik alanlara biz varız her bir yerde
Gücümüz çelik gibi kuşandık her seherde
Coplansak da biz varız dövülsek de biz varız
Hem okur hem yazarız hiç korkmayız zalimde

Biz halkın çocukları erkek, kız hep beraber
Doğu, Batı, Güney, Kuzey hep özgürlük ister
Devrime giden yolda biz dur durak demeden
Korkmayacağız sizden ey patron, ağa, beyler

Biz geldik dört bir koldan uzun derin gecede
Gün doğdu şafaklarda halkın olduğu yere
Ülke hep aydınlık olsun, karanlık olmasın
Güneşe varmak için vazgeçmeyiz bir kere

Biz işçi biz öğrenci şu zulüm yetti artık
Hak dedik hak istedik polis gücüne çatık
Coplardan, dipçiklerden bedenimiz çok yandı
Çok severiz güneşi her geceyi biz yıktık

Biz öğrenci, öğretmen biz çalışan üreten
Yüreğinde sevgisi kardeşliği yürüten
Kelepçede olan biz, zindanlar da yatan biz
Zalime, zulme karşı bedenini çürüten

Biz geceyi yüklendik bize gündüz eyledik
Barışı, kardeşliği halkımıza söz verdik
Faşizmi işte budur özü polis devleti
Biz güneşler topladık bize özgürlük ördük.

Mehmet Çobanoğlu
05.11.2010
Yıldırım

HABERİNİZ VAR MI?


Ey koca gök kubbe sonsuz evren,
Yıldızlar, yaşam kaynağı güneş ve ay dede
Başı yüksek dumanlı dağlar
Kıvrım kıvrım akan dereler, çaylar,
Fersah fersah uzayıp giden ırmaklar;
Dünyayı saran masmavi denizler, okyanuslar…
Yeryüzüne kin, öfke yağmış haberiniz var mı?

Ey aydınlığa koşan pervaneler,
Kozadan çıkan kelebekler;
Gövdesi çatırdayan asırlık çınarlar, sedirler
Toprakta çatlayan yaşam tohumlar,
Işıkla yarışan rengi sarı, yeşil, kırmızı, beyaz…
Leylaklar, sümbüller, lâleler, nergisler,
Boy verip güneşe koşan çiçekler
Yeryüzüne kin, öfke yağmış haberiniz var mı?

Ey bilim sahibi olan filozoflar Sokrates,
Aristoteles, Platon, Farabi
İnançlarıyla, mucizeleri ile anılanlar
Kızıldeniz’i aşan Musa, çarmıha gerilen İsa,
Sırra kadem basan Zülkarneyn!
Yeryüzüne kin, öfke yağmış haberiniz var mı?

Ey özgürlüğün güneşi köle Spartaküs,
Eşitliğin, kardeşliğin timsali
Simvanalı Şeyh Bedreddin;
“Kim olursan ol gel” diyen Mevlana Celâleddin-i Rumi
Kapitalizme korku salan ölümsüz ustalar
Sömürenlerin ipliğini pazara çıkaran,
Marx, Lenin, Mao!
Tarih unutmaz halklar unutmaz
Mustafa Suphi’yi, Nazım Hikmet’i
Siz yiğitler siz Mahir, Deniz, İbo,
Mahsum Korkmaz’lar..
Unutulmayan kahraman yiğit Cehe Guevara…
Yeryüzüne kin, öfke yağmış haberiniz var mı?

Ey ülkesi olmayan hep horlanan dili yasaklı halk,
Özgürlük için bedel veren Kürtler!
Filistinliler, Afganlılar…
Mazlum Anadolu halkları Türkler, Lazlar,
Çerkezler, Araplar,
Emeği sömürülen emekçiler
Yeryüzüne kin, öfke düşmüş haberiniz var mı?
Gün doğdu ha doğacak,
Elbet bir gün zulüm bitecek!
Özgürlüğe ramak var haberiniz var mı?

Mehmet Çobanoğlu
30.11.2010
Yıldırım

NEWRZ’A BİŞAN


Pir xweşe pir şêrîne, roj jî îro Newroz’e
Rabin werin em kombin îro me re dilane
Roj hilat roj hat xuya, berf helîya Bihar’e
Ax a me de adanî wek jiyana dilane.

Zivistan’a reş qedîya îro şûnde Havîn’e
Ev roja me gelane, Newroz herdem jîyane.
Werin em herin qadan azadîyê pîroz kın
Hewldane, serîhildan rîzgarîya Kurdan’e.

Newroz’a me pir xweş diroka wî pîroze
Dijminê me zehf hovin, ala me jî geweze
Em bêtirsin, em gelin; pîrê me jî Kawa’ye
Welat’ê me zozan’e navde gul û lîloz e

Ji bo hemû gelên me, pêtalên azadîyê pêxin
Welatê me avakin Newroz’a me jî şênkin
Qers’ê heta Duhok’ê Wan’ê heta Afrîn’ê
Dilanekî tev çêkin bi defê û zirnê xin

Ew Newroz’a siltanî bi dar, gopal hilanî
Terka Zivistan’ê da, li me re Bihar anî
Pir xweşe pir şêrîne, me re îro Newroz’e
Rizgarî ya gelane bimeşin şeng û şaî.

Mehmet Çobanoglu
08.01.2011
Yildirim

HAS BACIM



HAS BACIM

Bakışlarından umutlar taşan,
Avuçlarından kızıl güneş süzülen!
Yüreği sevgi…
Gamzeleri Bahar çiçekleriyle dolu,
Kürdistanlı bacım hiç öyle kederlenme, üzülme,
Sabret bacım şunun şurasında Newroz’a ne kaldı?

Dağları karlı, yolları kapalı,
Başı dumanlı o yıkık, harabe köyde
Bombalarla uyanan has bacım,
Koymuşsun koynuna büyük bir acı,
Birikmiş nice dertlerle!
Sabret bacım şunun şurasında Bahara ne kaldı?

Gülüşü donuk, boynu bükük…
Derin yaralı,
Her anı hasret dolu
Haykırışında feryat, figan olan;
Mazlum bakışlı,
Bağrı yanık ismi yasaklı Xezal bacım,
Yüreğinden dökülen kan!
Gözlerinden ab-ı revan akan yaş damlaları,
Dudaklarından ağıt, zılgıt…
Motkî, Dara Hênê, Cîzra Botan’da
Nice toplu mezarlar var
Faili meçhullerle anılan o diyarda
Kışlalar, karakollar olsa da, olmasa da orda
Sabret bacım şunun şurasında barışa ne kaldı?

Yüreğinde sancılar,
Bağrında taşıdığı bitmeyen derin acılar
Gönlünde yitirmediği umutlar,
Halkların kardeşliği, beraberliği olan
Dört gözle barışı bekleyen has bacım,
Biraz daha biraz daha diren!
Kendi soyundan,
Bir yılan türenmiş yine
Suçu kabahatinden büyük olan biri;
Başına almış miğferi, tacı…
Bir de kocaman kavuk,
Kendini bir sultan, padişah sanan
Dünya yansa da umurunda değil,
Oğluna yat, şilep, gemi,
Kendine de han hamlar almış bir,
Bu düzen böyle gitmez bacı
Teokrasi, oligarşi, kompradör-ağa devleti olan bu sistem
Sabret bacım şunun şurasında faşizmin yıkılmasına ne kaldı?

Dünya halklarını kardeşliğini özümleyen
Üzerinde yaşadığı toprakları vatan bilen
Özgürlükten başka hiçbir talebi olmayan Xezal,
Sabret bacın şunun şurasında devrime ne kaldı?

Mehmet Çobanoğlu
25.01.2011
Yıldırım

Not : Xezal :Ceylan ,Motkî :Mutki, Cizre: Cîzra Botan, Genç : Dara Hênê

KEDKARÊN BERDARÎ



KEDKARÊN BERDARÎ

Em karker û gundînin ceh, genim direşînin
Bax û baxçe, zevîyan em şitilan çik dikin
Em siban heşyardibin heta dema êvar’ê
Em wek mîna mûrî’yan hewldidin- kar dikin

Em kedkar û gundînin em her dem dişuxulin
Bi dest destan, mil milan em bi hev re kar dikin
Em bê bizar bê aciz tu germ û sar nabijin
Dasan, tirpanan, rapêlkan û zad’a top dikin

Em karker û gundînin, bi her dem em bi hêzin
Em xofa ser zorbazan, em tirsa ser her dizan
Em bi destên huner tevir, bêr û bi çakûçan
Xwelîyê dişuxulînin firağa çêdikin

Em kedkar û karekerin em rê didin rotatîfan
Vê pergala karsazan em tu car natirsin
Em dolav’a, masûley’a her dem daraz dikin
Patron, axa qet tunebin emê dîsa bijîn

Bi wêr de û bi vir de em tim xwêdan dirêjin
Em dizeka, bênamûsan, kedxwaran dizanin
Pergala wan neyarê mîrovatîyê ye
Em bi dil dimeşin em şoreşîyê dixwazin

Em karker û kedkarin emê wana wêran kin
Bi karsazan û axan, bi hemû şêx û mîran
Bo aştî yê em pêne em naxwazin dadgeran
Emê bo şoreşîyê dinyakî nû ava dikin

Mehmet Çobanoglu
18.11.2010
Yildirim

QESRA BİRATÎ’YÊ




QESRA BİRATÎ’YÊ

Dilê min qesra evînîyê ye,
Hesê min jî tê de dixulxulin
Wek şewla roja azadîyê!
Wek germa Havîn’an…
Wek kenê ser rûyê zarokan xweş vedidin,
Wek tovên gul û kulîlkan
Nav axa reş de aj didin bi şadî û geş î
Tim jî bêkeser û bêagahî û bêxem…
Ez wusa welatê me dixwazim dîsa!
Wek zarokên ber memikên dayika xwe şîr dxwaze,
Ez jî wusa ax me dixwazim bi dil û can dîsa.

Dilê min zîndana Amed’ê ye,
Warê hemû darazxwaran e,
Agir û şewatên dilê dayikan e!
Hêstirên çavê min jî her dem navde,
Jî bo hebûna jîyanê û bo hebûna gelan re…
Hûr bi hûr dibarin li ser min de dîsa
Nav kendên dêmê min de diherikîn pêl û pêl,
Wek germaîya roja azadîyê wek germa singê dayikan!
Wek berxwedanan egît û mêrxasan,
Wek têkoşîna lehengan û hevalan wek hewldanan hemû gelan.
Ez jî wusa axa me û azadîya me dixwazim dîsa.

Dilê min welatê serbestîyê ye,
Wekhevîyê, biratîyê…
Dilgeşîyê û warê aştîyê ye!
Dijî mêrkujan û hovan û bênamûsan e
Wek şoreşgera Civakparêz’i…
Tim azadî dixwaze dîsa
Dili min warê Mirtib’an û Kiptî’yan, Ermenî’yan
Cihûdan, Marîsan û Misilmanan’e
Warê gelên Tirkan, Ereb û Ecem’an e
Gelan re biratî dixwaze, Kurdan re jî ax!
Bo me gelên Dinya ê re birati dixwaze dîsa.

Dilê min kanî ya dostan e,
Çem û robarên me gelan e
Dilê min wargehê rûmetîyê û şanazîyê…
Şewlê nav stêrên şevan e!
Roj e û tim ronahîy e
Gizingên serê siban û şeveqan,
Rengê gulan û tama hingivan e.
Dilê min hemû gelan re jî amadeye,
Kedkaran, karkeran û gundîyan re
Şoreşi dixwaze!
Dişibe şerê rizgariyan Kurdan
Tim axa azad dixwaze bo gelên me,
Zimanê bêqedexe û serefirazî…
Qesra biratî’yê ye Kurdan re ax ê dixwaze dîsa.

Mehmet Çobanoglu
05.01.2011
Yildirim

GULÊN WARÊ ME QETANDİN



GULÊN WARÊ ME QETANDİN

Ev çi xişme bû parame? agir xistin nav dilên me
Xule xule kul dikişe, ev çi rewşw hat serê me
Çiqli gulên me şikestî, dilê gelên me birîndar
Em kûr vedin bi her destan em bibînin cîwanên me

Destmalan bînin tev bigrîn îro me re reş şîvane
Qêrîne û me fîxane, kele kela nav dilane
Norşîn’ê û li Bidlîs’ê her warên me gorîstanin
Botan, Xerzan û Çewlîk’ê zare zara me gelane

Kûr vedin tevir û bêran hemû axa ser Norşîn’ê
Cîwan kuştin û veşartin leşkerê dewlet’a Rom’ê
Gulîstan’e, Kurdistan’e îro me re derdistan’e
Gemara vê şerê qirêj îro dîsa derket holê

Sergo bibe tev para wan cîwanên me xistin dafê
Artêşa Rom’ê faşîste bala xwe bidin wê hêlê
Termên xort û bi keçên tev xistine nav li kortalan
Hovîti ya Rom’ê eve bêwîjdan û bêhişî ye

Dil kelandin, goşt qelandin gulên warê me qetandin
Hatin leşkerên Rom’ê nin ser me de agir barandin
Nav barên wan de gulene, wargehê wan cebirxane
Koma wan jî tu ne kome hemû gurin û berazin

Vedin vedin û kûr vedin laşên cîwanên me derxin
Em qurbana termên wan bin derb xwarine û faşistan
Ev karê wan qeleşane, şuxulê dewleta Rom’ê ye
Bangî gelên Kurdan bikin meyîtên me berhev bikin

Cîhanê re dîyar bikin ev şerê bo Kurdîstan’ê
Bi hemberê van faşîstan ji bo doza rizgarîyê
An tunebûn an hebûne bîmîne tek libek li me
Bi ehd û sond bizanibin, emê ava kin azadîyê

Mehmet Çobanoglu
27.01.2011
Yildirim

PÊŞENGÊ ME

Welatê me xweş diyare, rawestgeha dilane
Bala xwe bidin çiyan navde koma şêrêne
Bangî neyaran kin lawên gelan natewin
Ev koma me hevalan keç û xortên Kurdane

Em rabûn em ser pêne, şervanên em dozvanin
Bakur, başûr, rojava hemû gelê me pênin
Zimanê me hebûne xwastinên me welate
Xort û keçên me mêrin em dîl û xulam nînin

Rabin werin lez werin lehengên gelan werin
Çavê me rêya we ye em zû de bendê we nin
Destê we de ala me dilê me de welate
Nêta we de tim aştî rojhilat hûn dimeşin

Barê me pir girane nav de doza Kurdane
Refê me refê şêran salane em çiyane
Em rêwîyên jiyanê dimeşin şevan, rojan
Em şervanên cîwanên rêberê me pir zane

Ev rabûna gelane û hewldana Kurdane
Pêşengê me pir mêre tu car axa me nade
Ev şerê azadiyê şoreşger jî navdane
Apo’ ye serokê me, paytexta me Amed’e.

Mehmet Çobanoglu
12.05.2004
Yildirim

BAŞINI YİYESİN

Böbürlenip havalanma, dünya sana kalır sanma
Hanın, hamamın olsa da ne yazar? para-pula kul olma
Ey gafil şanın, şöhretin, ihtişamın senin olsun
Garibana dokunma acılarıma acı katma.

Ey okuyup, yazan cahil kendini bilge belleme
Yaşama yön veren işçiyi-köylüyü öyle yerme
Bahar, Yaz gelince şu dağlarda kızıl güller açar
Dalından gülleri koparıp muhsin yürekleri delme

Çok okumuş cahiller bilirim beyinleri bomboş
Çok şehirler çok siteler gördüm her biri bir varoş
Nice köylü gördüm hepsi bilgili hem de çok çağdaş
Nice haccı nice hoca bilinir yürekleri loş

Etme ağa etme paşa çıkar için halkı satma
Helal aşa haram; yaşama alev, ateş, köz katma
Şu sömürü düzeni pek çok zor hem de başa bela
Yoksulun ekmeğine göz dikme lokmasını çalma

Gasp edip hak yiyen zalim yılan, çıyanlar seni sarsın
Kör olası, yudum yudum eriyesin, tükenesin
Sürünesin, saltanatın yıkılıp yerle bir olsun
Gün ola halklara, ezilenlere hesap veresin

Ey gafil tüm şanın, şöhretin, ihtişamın tükensin
O kopasıca başını yiyesin, sen mahvolasın
Sürüm sürüm sürünesin Çobanoğlu sana gülsün
Senin gidişin olsun bir daha gelişin olmasın

Mehmet Çobanoğlu
14.01.2011
Yıldırım

ÜRETTEN EMEKÇİLER


ÜRETTEN EMEKÇİLER

Biz işçiyiz -köylüyüz üreten emekçiler
Bağ, bahçe tarlaya hep fidan-tohum ekenler
Her sabah er uyanır gün batımına kadar
Karınca misali hep didinip-çalışırız

Biz işçiyiz biz köylü her zaman üreten
Biz hep el ele, kol kola beraber çalışan
Biz yılmadan, bıkmadan sıcak-soğuk demeden
Orak, tırpan, tırmıkla ürün-mahsul toplarız

Biz işçiyiz biz köylüyüz her zaman güçlüyüz
Sınıflı toplumda zorbaların korkusuyuz
Biz hünerli ellerle kazma, kürek, çekiçle
Toprağı işleriz kap-kaçak yaparız

İşçiyiz, emekçi rotatife yön veririz
Bobinlere, çıkrıklara hüküm ederiz
Ekeriz, biçeriz biz arpa-buğday toplarız
Patron-ağa, tüccarlar olmadan da yaşarız

Biz içiyiz biz köylüyüz biz emekçi halkız
Zorbaya, zalime, hırsız biat etmeyiz
Patron-ağalar vurguncu, yalancı, talancı
Ne şan ne de şöhret yenidünya kuracağız

Kâh orda kâh burada hep alın teri dökeriz
Ezeni, çalanı, yalancıyı da biliriz
Kapitalist düzenler insanlığın düşmanı
Silahları saz eder devrim için yürürüz.

İşçiyiz-emekçi şu düzeni yıkacağız
Biz, patron -ağa, şeyhlerin peşinde gitmeyiz
Sınıfsız toplum için emperyalizme hayır
Devrimci tutumla özgür dünya kuracağız

Mehmet Çobanoğlu
18.11.2010
Yıldırım

SEYİD RIZA’NIN İDAMI



SEYİD RIZA’NIN İDAMI

Buğday meydanına yağlı urganlar asılı
Seyid Rıza’nın boynuna da bir yafta bağlı
Hiç bu kadar acımasız olurmu insanoğlu
Xarpêt’te Pir Seyit Rıza’dan aldılar canı

Emir ferman verdiler eli kanlı paşalar
On yıldıza bir de koca güneşe kıydılar
Seyit Rıza haykırıyor “oğol oğul ”diyor
Reşik Hüseyin pek küçük ağlıyor mirler

Döküldü o güneş birer birer tüm yıldızlar
O kopkoyu karanlığa teslim olmadılar
Seyit Rıza dağların, yamaçların kartalı
O ölümsüz kahramandır yılardır yaşıyor

Seyit Rıza yiğit Reşik Hüseyin’in babası
Darağaca götürülünce Kürtçe haykırdı
“Evladı Kerbelayıh. Bihatayıh” anlatıp
O “Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir” bu dedi.

Bin cefa bin dert çeken yiğit Seyit Rıza’mız
O aksakalı bilge kişi bizim dedemiz
Can çıksa bedende nam kalır ya da şan kalır
Ahmedê xanê gibî o da bizim atamız.

Dersim’de Lirtik’te toplandılar dostlar, mirler
“Seyit Rıza’yı astıran Atatürk” dediler
Asılan pirimiz o tüm Kürtlerin dedesi
Yaralar deşildi sızladı ciğerpareler

O kavgasında yenilmedi beden versede
Hak, hukuk istedi küçük oğlu asılsa da
Seyit Rıza’nın külünü dağlara serpenler
Yıllar gitse Seyit Rıza diri kalır yine.

Mehmet Çobanoğlu
20.11.2010
Yıldırım

MUTKİ VAHŞETİ



MUTKİ VAHŞETİ

Şu yağan yağmur değil kar değil bir acıdır,
Her çukurda bedenler, annelerde feryatlar
Kışlalarda kemikler, çöplüklerde cesetler!
Batman’da, Şırnak’ta nice toplu mezarlar var.

Gözlerden dökülen yaştır her biri bir nehir,
Yıllardır süren bitmeyen bir kirli savaş var!
Burası ne Bosna’dır nede Filistin-Gazze
Burası görülmemiş bir ülke acı dolu Türkiye.

“Gelen gideni aratır” çok söven başbakan,
Hiç olimpiyatlarla eğlenme, oyalanma;
Mutki’de toplu mezarlar bir de kara kış var
Yer kazıldıkça fışkırıyor yerde şüheda.

Karakolların önünde hep toplu mezarlar,
Mazlumların bağrında yanan alev, ateş var.
Namazı kılınmamış, kulakları kesilmiş!
Toprağa gömülen binlerce nice canlar var.

Bir katliamdır Adolf Hitleri hatırlatan,
Bir zulümdür bize o Saddam’ı çağrıştıran;
Hani barış olacaktı? Ey Tayyip Erdoğan!
Hizbullahçıların çıktı barışı unutan.

Bunca akan kızıl kan su değil, şarap değil,
Çürümüş bedenlerin ne ismi ne cismi var
Kışlaları halka mezar olan ülkemizin!
Bosna’ya giden ağlayan başbakanı nerde?

Ey yüreği Rahman dolu insanlar düşünün,
Demokratlar, aydınlar haydi hep uyanın
Yeter gayri şu ikiyüzlülüğü bırakın!
Söz konusu Kürtler olunca siz nerdesiniz?

Mehmet Çobanoğlu
02.02.2011
Yıldırım

ÇANDA HOVA

Wey li min birê min mirov canê xwe nakuje,
Binhêre xwîn min diçe nasekine xwîna min
Çepê min de birîne, kezeba min de xwîne,
Tu bûyî agirê min dişewite canê min!

Zalim bira te min xist, her derê min jî dêşe,
Lo zalim dil keviro, tu bira ez xwîşka te!
Te agir xist dilê min dişewitim agir, pêt
Lo xedar te min xist, ma ev çi sitem çi kule?

Ez xezala van çiyanan; te min hişt birîndar,
Xwîn dikişe dilê min nêçîrvanê canê min…
Wey kê te re çi got, te çima qêmişî min kir?
Ax çanda hov kevneşop, bira min xist ez xwîşkim!

Nabêjim kor be kujtarê min biraê zalim….
Ez kûr birîndarim, te agir xist nav dilê min,
Te min xist te negot nav dilê wî de can heye?
Ez diçim gorîstana tu jî diçi zindanan.

Diyarê mirinê paşila evînê de me!
Ezim dîsa her çar alî de hatim ber gulan;
Ma ev ole, ma ev çande? lo bira te min kuşt
Bi Wan’ê û Tatwan’ê bo xêra çanda pir hov.

Ez tawanbarên evînê tu mêrkujê min î,
Çanda wiha xera be jiyaneke ha dibe?
Bi Çobanoglu qêrîne bo sîstema gemar,
Hilweşînin çandên hov, çêkin cîhaneke nû.

Mehmet Çobanoğlu
21.01.2011
Yildirim